12 Eylül 2011 Pazartesi

The Killing

Stanley Kubrick sinema dünyasına öyle kalıcı bir kazık çakmışki, yüzyıllar geçsede ismi hiç unutulmayacak.Hemen hemen her türde başyapıt verebilen yegane insanlardandı.Kariyerine bu suç filmiyle başlamış ve sürekli yüksele yüksele zirvede tamamlamış hayatını.İlk filmi olması sebebiyle sinematografik açıdan, diğer filmlerinden aşşağı gibi görünsede o zamanın Amerika'sında pırıl pırıl parlayan bir film.

Bilirsiniz film-noir o dönemler Hollywood'un en çok yaptığı türdendi. Konu bir femma fatale karakter üzerinde dönsede,bunu o kadar çok çeşitlendirebilmişler ki bu türde binlerce çekilmiş filmleri var.Ve birçoğu da başarıyı yakalamış.Hatta öyleki benim gibi, şimdi izleyen sinemaseverlerin bile büyük keyifle izleyebileceği filmler olmuş.The Killing'in söylemek istediği en önemli şey diğer türdeşleri gibi "kusursuz planın olmadığı".Film-noir türünün en büyük kozu zaten makine gibi çalışan senaryoları.Ancak her filmde ya sonlarda yapılan twistlerle seyirci şaşırtılır ve gidişat değişir,ya da umulmadık aksiliklerle senaryo sekteye uğrar.Bu filminde işleyen tıkır tıkır senaryosu,sonlara doğru beklenmedik olaylarla değişiyor.Filmin 2 tane dikkatimi çeken özelliği var.İlki,son hava alanındaki olay, Sierra Madre Hazinleri'nin sonuyla benzer olmuş.Diğeri ise Kubrick'in bir anlatıcının ağzından dinlediğimiz tek filmi olması.

The Killing, türe yeni bir soluk kazandırmamış.Ancak türün tüm özelliklerini başarıyla sağlayarak yerine getirimiş.Kubrick sinemasının özelliklerini bu ilk filminde göremesekte,izlenmeye kesinlikle değecek bir film.

                                     

2 yorum:

  1. Güzel filme güzel bir yorum olmuş Onur'um :)

    The Dark Knigt'a öncülük ettiği kesin.Özellikle soygun sahnelerinde.


    TylerDurden- (Ahmet) ,)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Ahmet evet birçok filme öncülük ettiği kesin

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...